Ana içeriğe atla

Zamanla İyileşilir mi ?

 Ne zaman yorulduğunuzu hissedersiniz? 

Bir düşünün, genelde cevapları şu an tahmin edebiliyorum.. spor yaparken, çalışırken gibi lakin ben bunlardan bahsetmiyorum.

Ben hayattan yoruldum, yaşadığım kaostan yoruldum. Sakin olarak görseniz de içimde deli bir yorgunluk var. Bu asla işten veyahut arkadaşlardan değil. Kendimden yorgunum. Kendimden yoruldum. Bir insan düşünün kendinden yorulur mu sizce ? Her an düşünür mü? Her an sadece bir anıya gidebilir mi ? Onca ay, yıl geçti lakin şunu fark ettim zaman geçiyor ama bazen katılıyorum çoğu zaman o ay, o yıl o saatlerdeyim. Ve bunu yaşamaktan cok yoruldum. 

Çoğu şeyi anlatırım lakin içimde hep çoğu şeyi de bırakırım, bazı arkadaşlarıma çoğu şeyi anlatırım hatta en yakınıma Her şeyi anlatırım ama o bile "senin bildiklerini ben hala bilmiyorum" diyisinde anladim. Aslında içimden geçen bir kisimlari anlatıyorum. Asla içimden geçen hiçbir şeyi anlatamıyorum. Bildiklerimi, gördüklerimi kimse ile paylaşamıyorum ve inanın çok yoruldum. 

Kimse yok mu gerçekten? Ondan başka benim nasıl olduğumu anlayacak bir insan yok mu gerçekten? Gözlerime bakıp neye sinirli neye kızgın neye sevindiğimi.. Bir insan olmak bu kadar zor olmamalı. 

Sadece mutlu olmak istiyorum. Gülmek istiyorum gerçekten gülmek! Mutlu olmak istiyorum. 

Çoğu şeyden önce saygıyı da hak ediyorum. 


O kadar yorulduğumu hissedip çaresiz yazmışım ki gerçekten vücudum her gün bir uyuşuyor.. Ve ben bunu yaşamaktan cok yoruldum. Şu ana kadar herkese iyi olmaya çalıştım lakin bundan sonra benden ne görürseniz sizin yansimaniz olarak göreceksiniz. 

Çünkü her şey sizin yüzünden!


Yorumlar

  1. Zaman hiçbir şeyin ilacı değil maalesef. Yaşadığımız acı ile zaman geçtikçe yaşamayı öğreniyoruz galiba. Ben daha önce çok büyük acılar yaşadım ve bir şekilde ayağa kalktım fakat son iki hafta yaşadıklarım sanki bir daha sen kalkamazsin senin için bazı şeyler bitti diye dusundürüyor. Hiçbir seydenn keyif alamiyorsun ya da isteyerek yapamıyorsun çünkü çok isteyerek yaptıkların şeylerin sonucu hüsran oldu.Hayal kırıklığı yaşattı diyemem direkt hayallerimi öldürdü diye hissediyorum hatta hayal edebilme gücümü isteğimi öldürdu aldı benden. Bir daha hiçbir şeye dair bir şeyler hisedemem korkusu ile başbaşa bıraktı. Fakat bir yanım da bunlar bitecek bunlar sonsuz acılar değil elbet geçecek dedirtiyor o ufacık belki de bu durumu düşündüğüm sürenin binde biri bile değildir ama o kırinti bile arada bir nefes aldırıyor. O yüzden her şey gibi bunlar da geçecek diye biliyorum. Neler geçmedi ki? Bunları dedikten sonra yine aynı dusuncelere daliyirum ama yapacak bir şey yok bu durumla yaşamayı ogrenecez çünkü biz insanız ve bir çok şey öğreniyoruz hayattan ya da etrafımızda hatta bir molekulden bile...

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Arkadaş

 Bazı insanlar hayatımıza öyle bir anda girer ki, ne olduğunu anlamadan bir parçamız olurlar. Hiç planlamazsınız, düşünmezsiniz, ama o tanışma anı sizi bir ömür bağlar. Belki de hayatın en güzel yanı budur: En kıymetlileriniz, hiç beklemediğiniz anda gelir. Benim için de öyle oldu. Bir elin parmaklarını geçmeyecek kadar az, ama bir o kadar derin bağlarla bağlı olduğum insanlar var. Nerede, nasıl tanıştığımızı çoğu zaman hatırlamıyorum bile. Ama onların varlığı her şeyi farklı kılıyor. Bazen kavgalarımız olur, birbirimize kızarız. Hatta darılır, uzun süre konuşmayız. Ama bilirim ki, en zor anımda yanımda olacaklar. Çünkü bizim aramızdaki bağ öyle kolay kolay kopmaz. Biz sadece arkadaş değiliz, bir nevi birbirimizin aynasıyız. Hani derler ya, “Yan yana olmasak bile halimizi biliriz” diye, işte bu tam da bizi anlatıyor. Hepimizin duyguları ortak. Biri üzülse, hepimiz üzülürüz. Birimiz öfkelense, birlikte öfkeleniriz. Ama günün sonunda her şey geçer, yine aynı noktada buluşuruz. Arkada...

Kim Bilir?

 Hayatı çok ciddiye aldıkça, daha çok üzülüyorsun. Daha çok kırılıyorsun, daha çok yoruluyorsun. Belki de her şeyi bu kadar önemsememek gerekiyor. Belki de bazen hiçbir şey yapmamak, her şeyi yapmaktan daha iyidir. Ben bunu geç fark ettim. Ama biri vardı, bana bu duyguları anlatan. Değerliydi. Onunla birlikte anladım bazı şeyleri. Mesela, insan kendi olamadığında yoruluyor en çok. Kendi gibi yaşamadığında, başkası olmaya çalıştığında eksiliyor. Ve bunu fark etmiyorsun bile. O yüzden en büyük mesele, kendin olmak aslında. Ne istediğini senden başka kim bilebilir? Anlatsan bile, kimse tam olarak anlayamaz seni. Sadece kendi gözlüklerinden bakarlar. Tavsiye verirler, konuşurlar, yön gösterirler. Ama karar senindir. O yüzden biri bir şey söyledi diye onu yapmak zorunda değilsin. Kendini duy. Ne hissediyorsun? Ne istiyorsun? Cevap orada. İnsanlar çok konuşur. Bazen bilmediği şeyler hakkında da… Ama sen neye inanıyorsan, onu yap. Ne istiyorsan, onun peşinden git. Çünkü bu senin hayatın. ...

Preanalitik NOTLARI

  EFLM WG-PRE ( 2013) verilerine göre, 28 Avrupa ülkesinden 7'sinin venöz kan alma işlemi için ulusal protokolleri -rehber, kılavuz- bulunmaktadır. Preanalitik  evre; analiz öncesi aşama olup hastaya uygun testin istenmesi, örneğin alınması, transportu ve analiz için hazırlanmasını içeren süreçtir. Preanalitik evre neden önemlidir? Büyük ölçüde manuel, Görev alan kişiler ve kullanılan    malzeme açısından çok değişkenlik İiçermesi, Kompleks Sıklıkla laboratuvarın kontrolü dışında olmasıdır. Neden olduğu diagnostik hatalar nedeni ile önemlidir Örnek seçiminden, örnek alınmasına-saklanmasına, laboratuvara kabul sonrası analize ve sonunda doğru güvenilir sonuca varabilmek için Preanalitik evrenin tüm aşamalarının iyi yönetilmesi gerekmektedir. Diagnostik hata nın   önlenebilir olması bakımından önemlidir. Aksi halde sonuçlar ağır olabilir. ·          Gecikmeli tanı , tanının daha önce yapılması gereken ...