Ana içeriğe atla

Bir varmış bir yokmuş

 Bir yazıya başlarken çok düşünürüm. Acaba yazdıklarım doğruyu gösteriyor çünkü yanlışı gösteriyorsa bu benim için bir hata oluyor. Birçok hata yaşadım. Bu hataları yaşarken kendi başıma yollarda kaldığımı biliyorum. Tek, sessiz ve sakin bir yerlerde eve nasıl gideceğimi de düşündüğüm anlar da oldu. Sırf bir planın bozulması beni sessiz ve ıssız bir yere düşürdü. Sırf bir aptallık uğruna başıma bir şey gelseydi. Yolda tek başına geziyor diye tecavüze uğrayıp öldürülseydim arkamdan o saate ne işi varmış derlerdi. Ama kendi başıma karanlıkta güçlü yürümeyi öğrendim. Aslında öğrenmiş gibi yaptım hicbir şeyi öğrenmedim. Göstermelik güç olarak kullandım. Ama bu beni, o gün kurtardı. Bu konuda evet güçlü çıktım ama bazı konular oldu ki ne güçlüsü en eziği bile oldum. Dış görünüş olarak Nasıl gözüküyorum bilmiyorum. (bu konu hakkında bilgi verirseniz sevinirim) Genelde içimle dışımı bir tutarım. Herkese karşı eşit davranamaya özen gösteririm. Evet bunları yapmaya özen gösteririm ama becerebiliyor muyum bunu bilmiyorum. 

Bu yazılarım arasında 24 saatlik bir geçiş oldu. 

Kimleri hayatımda istediğimi, kimleri hayatımdan çıkaracağımı çok düşündüm. Aslında niyetim bu değildi. Çok zor olmasa da kendi içimde bir geçiş dönemi yaşadım. Yalnızlık dönemi. Kimin hayatımda olup olmadığını. Bana karşı herkese aynı mi yoka daha fazla mi değer verdiklerini ölçtüm. Bu sadece 1 gün içerisinde belli oldu. Bana söz verip başkasıyla yapanlar dahi oldu. Size aslında çok teşekkür etmeliyim. Bu dönemde kim yanımda değil görmek güzel oldu.

Hiçbir zaman kimseyi kırmak istemedim. Çok güzel morallerini yerine getirmeye çalıştım. Insanlara gaz verdim hayatlarına sarılmalarını istedim. Çünkü siz oraya gelmişseniz, bir çaba sarf etmişseniz orası sizin hakkınızdır. Kimseye yedirmeyin. Ben bunu böyle öğrendim. Boule öğretirim. Insanlar genelde moralleri kötü olduğunda bana gelirler dert dinlerim, gazı  veririm giderler. Ama benim bir konum açılsa yok olurlar. Çünkü onlar için hep hayatlarının bir çöp parçası gibi olurum. Lazımsam varım değilsem yokum. Hep böyleydim. Hiç kimse inkar etmesin. Hep siz istediğiniz an hayatınızda oldum. Hiçbiriniz beni anlamadınız. Dinlemediniz. Çünkü ben hiç yoktum. 

.

.

Gelelim başka bir meseleye. 

Hicbir zaman hayatıma sağlam birini koymadım. Ta ki saçma sapan bir uygulamada biriyle tanışana denk. Kimseyle çok uzun süre konuşmaz, buluşmazdım. Ama onunla çok başka hissetmiştim. Belki de ilk kez birine bu duyguyla yaklaştım o yüzden bilemiyorum. Ama ona karşı bakışlarım bile değişikti bunu hissedebiliyordum. Ilişki istemez, ilişki konusuna gelince de beni oyle bir kırardı ki size anlatamam. Ama hayatımda şu an bile olsa cok isterim. Kendimi değersiz hissettirmesine rağmen çok isterim. (Bu yazıyı okumayacak olduğu için içimi burada yazarak rahatlatıyorum.) 3 gün oldu konuşmayı keseli bir anda konuşmayı hatta 3 dakikada beni istemediğini belli etti. Ama ben ona çok değer veriyordum nedenini bile anlamadım. Bana neden olarak "Sen benimle nasıl konuşacağını bilmiyorsun" dedi. Ben bu cümleyi duyunca şok oldum haliyle. Insanları kırmadan, incitmeden konuşuyordum. Ama çok düşündüğüm için kırmış olabilirim. Binlerce kez özür de dileyebilirim. Hayatımda olsa yeter. Kimseyi kolay silip atamam hayatımdan. Çok sıkar, istemedigim şeyleri göz önüne koyarsanız o an en kolay anim olur birini silmem için:) 

Cümlelerim genellikle devrik olur. Cümleleri toplayamam. Nedeni ise bu yazıların arasında 1 2 gün olması. Umarim derdimi yazarak anlatmışımdır. Beni okuduğunuz için teşekkür ederim.






Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Arkadaş

 Bazı insanlar hayatımıza öyle bir anda girer ki, ne olduğunu anlamadan bir parçamız olurlar. Hiç planlamazsınız, düşünmezsiniz, ama o tanışma anı sizi bir ömür bağlar. Belki de hayatın en güzel yanı budur: En kıymetlileriniz, hiç beklemediğiniz anda gelir. Benim için de öyle oldu. Bir elin parmaklarını geçmeyecek kadar az, ama bir o kadar derin bağlarla bağlı olduğum insanlar var. Nerede, nasıl tanıştığımızı çoğu zaman hatırlamıyorum bile. Ama onların varlığı her şeyi farklı kılıyor. Bazen kavgalarımız olur, birbirimize kızarız. Hatta darılır, uzun süre konuşmayız. Ama bilirim ki, en zor anımda yanımda olacaklar. Çünkü bizim aramızdaki bağ öyle kolay kolay kopmaz. Biz sadece arkadaş değiliz, bir nevi birbirimizin aynasıyız. Hani derler ya, “Yan yana olmasak bile halimizi biliriz” diye, işte bu tam da bizi anlatıyor. Hepimizin duyguları ortak. Biri üzülse, hepimiz üzülürüz. Birimiz öfkelense, birlikte öfkeleniriz. Ama günün sonunda her şey geçer, yine aynı noktada buluşuruz. Arkada...

Preanalitik NOTLARI

  EFLM WG-PRE ( 2013) verilerine göre, 28 Avrupa ülkesinden 7'sinin venöz kan alma işlemi için ulusal protokolleri -rehber, kılavuz- bulunmaktadır. Preanalitik  evre; analiz öncesi aşama olup hastaya uygun testin istenmesi, örneğin alınması, transportu ve analiz için hazırlanmasını içeren süreçtir. Preanalitik evre neden önemlidir? Büyük ölçüde manuel, Görev alan kişiler ve kullanılan    malzeme açısından çok değişkenlik İiçermesi, Kompleks Sıklıkla laboratuvarın kontrolü dışında olmasıdır. Neden olduğu diagnostik hatalar nedeni ile önemlidir Örnek seçiminden, örnek alınmasına-saklanmasına, laboratuvara kabul sonrası analize ve sonunda doğru güvenilir sonuca varabilmek için Preanalitik evrenin tüm aşamalarının iyi yönetilmesi gerekmektedir. Diagnostik hata nın   önlenebilir olması bakımından önemlidir. Aksi halde sonuçlar ağır olabilir. ·          Gecikmeli tanı , tanının daha önce yapılması gereken ...

Be Smart

 Sanırım artık gerçek bir ilişkinin içinde olmayı hayal bile edemiyorum. Insanlari gördüm, yaşadım ve bitti. Ama her şey bitti. Kendim gibi dürüst zannettim herkesi. Herkesi dürüst zannettim.  Biriyle konuşursunuz ilk başta memnun olursunuz lakin bende önemli olan birini tanırken dürüstlüğü ile tanımak. Yalansız bir hayat istiyorum. Yalan söyleyince ne elde ediyorsunuz ? Gün yüzüne çıkmayacak mı bunlar? Gerçekten söylediğiniz inanan var mı zannediyorsunuz? Maalesef, o devir tam tamına 1.5 yıl önce kapandı. Her şeyi yeniden kurmuşken mahvetmemi benden bekleyemezsiniz. Bana hep "akıllı ol" diye diye daha doğrusu kafama vura vura çok öğrettiler. Size de ben göstermiş olabilirim. "Akıllı ol" cümlesi bir o kadar ağır olsa da bir o kadar da mantıklı aslında.. kendinizi düşün, gerekli yerler "Ben" demeyi öğrenin. Çünkü bu dünyada sizden değerli bir şey yok ve kendinize gelecek en iyisi sizsiniz. Seni senden başka tanıyan olamaz. Sen kendini ne kadar tanıtmak iste...