EFLM WG-PRE ( 2013) verilerine göre, 28 Avrupa ülkesinden 7'sinin venöz kan alma işlemi için ulusal protokolleri -rehber, kılavuz- bulunmaktadır.
Preanalitik evre; analiz öncesi aşama olup hastaya
uygun testin istenmesi, örneğin alınması, transportu ve analiz için
hazırlanmasını içeren süreçtir.
Preanalitik evre
neden önemlidir?
Büyük ölçüde manuel,
Görev alan kişiler ve
kullanılan malzeme açısından çok
değişkenlik İiçermesi,
Kompleks
Sıklıkla laboratuvarın kontrolü
dışında olmasıdır.
Neden olduğu diagnostik hatalar nedeni ile önemlidir
Örnek seçiminden, örnek alınmasına-saklanmasına, laboratuvara
kabul sonrası analize ve sonunda doğru güvenilir sonuca varabilmek için Preanalitik
evrenin tüm aşamalarının iyi yönetilmesi gerekmektedir.
Diagnostik hatanın
önlenebilir olması bakımından önemlidir.
Aksi halde sonuçlar ağır olabilir.
·
Gecikmeli tanı,
tanının daha önce yapılması gereken bir durumu ifade eder. Gecikmiş kanser
teşhisi bu kategorideki en önde gelen varlıktır. Bu bağlamdaki en büyük sorun,
zamanında tanı koymak için çok az iyi kılavuz olması ve birçok hastalığın
semptomlar devam edene ya da kötüye gitmediğinden şüphelenilmemesidir.
·
• Yanlış bir teşhis, örneğin, gerçekten kalp
krizi geçiren bir hastaya ağrılarının asit hazımsızlığından kaynaklanması
söylenirse ortaya çıkar. Asıl tanı daha sonra ortaya çıktığı için orijinal tanı
yanlış bulundu.
·
• Eksik bir tanı, tıbbi şikayetleri hiç
açıklanmayan bir hastayı ifade eder. Kronik yorgunluğu veya kronik ağrısı olan
birçok hasta, asla kesin olarak teşhis edilemeyen daha spesifik şikayetleri
olan hastalarla birlikte bu kategoriye girer.
Klinik laboratuvarlarda benimsenen yönetim
“laboratuvar odaklı” olmak yerine
“hasta odaklı” biçimindedir.
Bu durum laboratuvar testlerinde toplam test sürecini daha
görünür hale getirmiştir.
Toplam test süreci :
1-klinisyenin test istemi,
2-hastanın numune alımı için hazırlanması,
3-uygun numunenin alınması,
4-örneğin laboratuvara
transferi
5-analiz öncesi diğer
işlemler (santrifüj vs.)
6-analiz
7-çıkan sonucun
raporlanması, yorumlanması
8-klinisyene ulaştırılması
BU nedenle laboratuvar hataları sadece analizi değil bu
laboratuvar döngüsünün herhangi bir kısmında ortaya çıkan olarak
tanımlamaktadır.
-Laboratuvar teknolojisi ve metodolojisindeki gelişmeler
laboratuvar kaynaklı analitik hataları çok azaltmıştır.
-Ancak toplam laboratuvar hataları içinde analiz öncesi
(preanalitik) ve analiz sonrası (postanalitik) hataların da bu oran
azalmadığından görece artmış olarak görünmektedir.
LABORATUVAR HATALARI
-
Pre-pre-analitik hatalar(Uygun
olmayan test istemi; yanlış istek girişi, hasta/numune kimliklendirmesinde
yanlışlık, damar yolundan kan alınması, numune alımında hatalar (hemoliz, pıhtı
oluşumu, yetersiz hacim vb.), uygun olmayan numune kabı, numunenin yanlış işlem
görmesi, saklanması ve transportu bu kapsama girer.)
-
Pre-analitik hatalar (Numunlerin
gruplandırılması ve yönlendirilmesi, dökülmesi, porsiyone edilmesi,
pipetlenmesi ve etiketlenmesi, santrifügasyonu gibi alanlar bu kapsama girer.)
-
Analitik hatalar (Cihaz
bozukluğu, numune karışıklığı, interferanslar, nedeni saptanamayan analitik
hatalar )
-
Post-analitik hatalar (Analitik
verilerin onaylanması, raporlama ve raporun yönlendirilmesindeki hatalar, istek
sonuç verme süresinin uzaması, yanlış veri girişi ve manuel yazım hataları,
kritik değerlerin iletilmesindeki gecikmeler bu kapsama girer.)
-
Post-post-analitik hatalar (Test
sonucuna göre geç davranışa geçme, yanlış yorum, yanlış takip planı, yanlış
konsültasyon kararı gibi hatalar bu kapsamdadır.)
|
Diagnostik
hata: Amerian Ulusal Tıp Akademisi (NMA) diagnostik hatayı,
(a) hastanın sağlık sorunlarına doğru ve
zamanında yanıt verilmemesi veya
(b) bu açıklamayı hastaya iletmesi olarak
tanımlamaktadır.
Nasıl
Oluşur?
Diagnostik
hata, anamnez,
fizik muayene, test seçimi, örnek alınması, testlerin çalışılması veya test
sonuçlarının yorumu gibi denetim altına alınabilecek faktörlerin denetim altına
alınamamasına bağlı olarak herhangi birinde hata oluşabilir.
Hastalar ile yapılan araştırmalarda, her 3 kişiden en az 1
tanılama hatasını ilk elden deneyimlediğini göstermektedir.
• Diagnostik
hata Ortak, Pahalı ve
Zararlı
Diagnostik hata, günümüzde
sağlık hizmetlerinde en fazla hasar veren en önemli güvenlik
sorunlarından biridir.
•
Diagnostik hata
kaynakları bir veya birkaçı ile ilişkilidir:
•
% 79 hasta-klinisyen ilişikleri ve anamnez alınması,
•
% 20 sevk problemleri,
•
% 16 hasta ile ilgili faktörler,
•
% 15 laboratuvar sonuçlarının toplanması ve takibi
•
% 14 laboratuvar testlerinin performansı ve yorumu
• Örneğin
:Başlıca tanı hataları otopsilerin% 10 ila% 20'sinde bulunur,
• bu da ABD'de yıllık 40.000 ila 80.000 hastanın tanı hatalarından öldüğünü göstermektedir.
Teknolojik gelişmeler, iyileştirilmiş iç
kalite kontroller ve dış kalite kontrol güvence programları ile desteklenen
modern ölçüm cihazları analitik hataları en aza indirmiştir.
Ancak, klinik laboratuvarın kontrolünün
ötesinde hatalı veya hastanın klinik durumu ile uyumsuz test sonuçları hala
rapor edilmektedir.
Tıbbi kararların %60-80’i
laboratuvar sonuçlarına dayanır.
Hatalı tıbbi
kararların en önemli nedenlerinden biri hatalı laboratuvar sonucudur.
Hatalı test sonuçlarının
maliyeti ise
• İstek-sonuç
süresinin uzaması
• İş
yükü artışı
• Maliyet
artışı
• En iyi sonuç, doğru ve zamanında verilen sonuçtur.
• Hiç sonuç olmaması, hatalı sonuçtan daha
iyidir.
• Prenalitik fazdaki
kritik adımları ve adımlardaki hataların test sonuçlarında yol açtığı sapmaları
bilmek, bu hataların önlenmesinde önemlidir.
LABORATUVARLAR, Tanı ve tedaviyi yönlendiren,
Testlerin doğru, güvenilir ve zamanında
yapıldığı
özel donanımlara sahip alanlardır.
Laboratuvar sisteminin karmaşıklığı
düşünüldüğünde, laboratuvar toplam
kalitenin güvencesi için tüm önlemlerin alınmasını gerektirir.
|
Laboratuvar ortamı,
|

İletişim,
Kayıt
tutma,
Yetkin
ve bilgili personel,
Kaliteli
reaktifler ve ekipman
Organizasyon
İşleyen ve kaliteli bir laboratuvar
sistemi; laboratuvarın yapısı ve yönetimi, kalite politikalarının hayata
geçirilebileceği şekilde organize olmasını gerektirir.
Güçlü bir destekleyici organizasyonel yapı
yönetimin sürece adanmışlığının
ve uygulama ve izleme için bir
mekanizmaları tam olmalıdır.
Personel
En önemli laboratuvar kaynağı yetkin,
motive personeldir. Kalite yönetim sistemi, personel yönetim ve gözetimi
motivasyonunu yaratır. Bu motivasyon sürekli eğitim ve kişisel gelişime açık olmakla mümkündür.
Başarı ile başarısızlık; laboratuvar
çalışanlarının bilgilerine, becerilerine ve iş tanımlarında belirtilen
vazifeleri yerine getirmekteki adanmışlıklarına ve motivasyonlarına bağlıdır.
Ekipman
Laboratuvarda birçok “farklı tür ekipman
kullanılır ve her ekipman parçası düzgün çalışıyor olmalıdır.
TIBBI
LABORATUVAR TEKNİKERİ GÖREVLERİ
ü Laboratuvara
kan örneği için gelenlerden kan örneği almak,
ü Laboratuvar
örnek kabulü yapmak,
ü Örnekleri
analize hazırlamak,
ü Analizörlerin
günlük kalibrasyonlarını yapmak,
ü Acil
testleri çalışmak ve ayırma gereken örnekleri ayırmak ve uygun şekilde
muhafazasını sağlamak,
ü Örnek
red kriterlerine uygun davranmak,
ü Laboratuvara
ve kan merkezi (1219 saylı kanunun
6225/ek-13/h çerçevesinde) gelen örneklerin tıbbi testlerini yapmak,
ü Bulguları
onaya sunmak, panik değerlerde hekim veya hemşireye bildirim yapmak,
ü İnternal
ve eksternal kalite kontrol çalışması yapmak verileri kontrol altına almak,
ü Laboratuvar
kit ve malzemelerinin son kullanım tarihi ve stoklarının takibini yapmak,
ü Kullanılan
malzeme ve kitler için istatistik tutmak,
ü Araç
ve gereçlerin temizlik ve dezenfeksiyonunu yapmaktır.
FLEBETOMİ ve ARAÇ GEREÇLER
Ekipman
ve Gereçler
Kan alma alanı özellikleri
Kan alma koltuğu
Kan
almada kullanılacak malzemelerin bulunacağı dolap/araba/tepsi özellikleri
Malzeme dolabı/arabası
Kan alma tepsileri
Kan
Almada Kullanılacak Malzemeler
Eldiven - Turnike - Alkollü ve alkolsüz
dezenfektan - Pamuk ve gazlı bez - İğne, tutucular (holder) ve kelebek kan alma
setleri - Enjektör sistemleri - Vakumlu kan alma tüpleri - Yapışkan bandaj -
Delici kesici atık kutusu - Test kitapçığı - Diğer malzemeler (buz, aluminyum
folyo v.b.)
Kan Alma Prosedürü
·
El hijyeni
·
Hastadan istenilen testlerin gözden geçirilmesi ve ön hazırlık
·
Hastada kimlik doğrulamasının yapılması
·
Hastanın kan alımı için uygunluğunun sorgulanması
Malzemelerin hazırlanması
·
Tüplerin etiketlenmesi
·
Hastaya kan almak için pozisyon verilmesi
·
Eldiven giyilmesi
·
Kan alınacak bölgenin seçilmesi
·
Turnikenin uygulanması
·
Hastanın yumruk yapmasının istenmesi
·
Uygun venin seçilmesi
Ekipman ve Gereçler
Kan alma alanı özellikleri,Kan alma
koltuğu
KAN ALMA ALANI
ÖZELLİKLERİ
- Temiz,
- Sessiz,
- İyi aydınlatılmış
- Kan alma için ayrılmış
özel bir alan olmalıdır
·
El hijyenini için el antiseptiği
bulundurulmalıdır.
KAN ALMA KOLTUĞU
ü Pozisyon verilebilir özellikte,
ü Hastaya maksimum konfor ve güvenlik sağlayacak,
ü Kan alma elemanının hastaya kolay ulaşabildiği,
ü Gerekli durumlarda
hastanın desteklenmesi ve düşmesini engelleyecek özellikte,
ü Hastanın kollarını koyabileceği, ayarlanabilir
kollukların olması önerilir
KAN ALMA MALZEMELERİN
DOLAP/ARABA/TEPSİ ÖZELLİKLERİ
MALZEME DOLABI/ARABASI
o
güvenli,
o
-malzemenin net bir şekilde görüldüğü
o
-malzemeye kolay ulaşılabilir olmalı
o
-Eğer araba kullanılıyorsa her türlü
yüzeyde sessiz ve kolay hareket edebilmelidir
KAN ALMA
TEPSİLERİ
♠
Kolay taşınabilmek için hafif olmalı,
♠
Üzerinde kullanılacak malzemeyi alacak yeterli alan
♠ Kesici-delici atık kutusu için bölme bulunmalıdır
KAN ALMADA KULLANILACAK
MALZEMELER
v Kan almaya
başlamadan önce çalışma alanında tüm malzeme hazır olmalıdır.
v Gerekli
malzemeler rahatça ulaşılabilir olmalıdır.
v Son kullanma
tarihleri açısından kontrol edilmelidir.
Eldiven
Turnike
Alkollü ve
alkolsüz dezenfektan
Pamuk ve gazlı
bez
İğne, holder
ve kelebek kan alma seti
Enjektör
sistemleri
Vakumlu kan
alma tüpleri
Yapışkan
bandaj
Delici kesici
atık kutusu
Test kitapçığı
Diğer (buz,
aluminyum folyo v.b.)Malzemelerdir.
ELDİVEN
tek kullanımlık
-kişinin eline uygun büyüklükte ( Lateks, vinil, polietilen ya da
nitril)
Kan alan kişi ve hastaların da lateks sorgulanmalıdır.
TURNİKE
v
Turnike uygulaması ile belirginleşen
venlere hatalı giriş veya sinirlerin olası hasarı önlenmektedir.
v
Lastikli, kumaş tipi ve kapanma
mandalı içeren turnikeler kullanım açısından kolaylık sağlar.
v
Turnike temizliği önemlidir. Çünkü
turnikelerin MRSA için potansiyel kaynak olabileceğini gösteren çalışmalar
vardır.
- Alkollü ve alkolsüz dezenfektan
Alkollü/süz antiseptikler mikroorganizmaların kan alma bölgesinin
uzaklaştırılmasında antiseptik olarak kullanılır.
-Antiseptik olarak %70 isopropil
veya etil alkol kullanılır.
-Kan kültür numunesi için ise
klorheksidinli hazır mendiller önerilir.
-Alkol ölçümü için numune
alınırken alkol bazlı olmayan (klorhekzidin gibi) dezenfektanlar önerilir.
- Pamuk ve gazlı bez
-Kan alma bölgesi alkol içeren ya da içermeyen gazlı bez ya da pamuk topçukları ile silinir.
Pamuk topçukların lifleri, kan alım bölgesinde oluşan trombosit tıkacını
yerinden kaldırabilir. Dolayısı ile kan aldıktan sonra kullanılması önerilmez.
İğneler ;
İğneler 19G-23G arası sınıflandırılmakta
ve farklı renklerde kodlandırılmaktadırlar.
Ölçü (gauge) numarası ile iğne çapı arasında ters ilişki vardır.
Büyük ölçü numarası küçük çaplı iğneleri, küçük ölçü numarası ise büyük
çaplı iğneleri ifade eder.
Tek kullanımlık, steril iğne ucu kullanılmalıdır.
Yeterli güvenliğe sahip olması ve iş kazalarını önlemesi için gereklidir.
18Gpembe, 19G fildişi, 20G sarı, 21G yeşil,22G siyah, 23G mavi.
Tutucuların (holder)
Tutucuların (holder) hem iğne hem de kullanılan kan alma tüpleri ile tam
uyumlu olmalıdır. Tutucuların iğneler ile uyumsuz olması tüplere hava girişine
neden olacağından numunelerde köpüklenmeye yol açabilir.
Tek kullanımlık tutucular bakteri veya kan ile kontamine riskini ortadan
kaldırması nedeni ile tercih edilmelidir.
Enjektör sistemleri
Enjektör sistemleri Zorunlu olmayan durumlarda enjektör ile venöz kan
alımından kaçınılmalıdır.
Çünkü
1- kan örneğinin tüplere transfer edilmesi durumunda numune hemoliz
olabilir.
2. tüplere numune transferi sırasında numune/katkı maddesi oranını
bozulabilir.
Vakumlu kan alma tüpleri
Vakumlu kan alma tüpleri doğru seçilmelidir.
Bu tüpler sterildir ve önceden belirlenmiş miktarlarda kan almaya uygun
üretilmişlerdir.
Uygun kan/katkı maddesi oranının sağlanması bakımından, tüpler üretici firmanın öngördüğü sıcaklık ve nem koşullarında saklanmalı ve son kullanma tarihlerinin geçmemesine dikkat edilmelidir.
- Yapışkan
bandaj
Kan aldıktan
sonra kanının durmasını sağlamada kullanılan ve steril yapışkan bantlar
hipoalerjenik olmalıdır.
Kesici-Delici atık kutusu
Delinmeye,
yırtılmaya, kırılmaya ve patlamaya dayanıklı, su geçirmez, sızdırmaz, açılması
ve karıştırılması mümkün olmayan, üzerinde “uluslararası biyotehlike amblemi
ile Dikkat Kesici ve Delici Tıbbi Atık” ibaresi taşıyan plastik veya aynı
özellikleri taşıyan lamine kartondan yapılmış kutu olmalıdır.
Bu kaplar en fazla ¾ oranında
doldurulmalıdır.
Kaplar dolduktan sonra kesinlikle
sıkıştırılmamalı, açılmamalı, boşaltılmamalı ve geri kazanılmamalıdır.
- Test
kitapçığı
Her laboratuvarda
analiz öncesi özellikleri ön hazırlık,
numune türü, numune kabul-ret kriterleri, numune transfer koşulları v.b.)
içeren bir test kitapçığı bulunmalıdır.
J.ÖRNEK
ETİKETLEME/ BARKODLAMA
•
Bütün laboratuvar örneklerinde olduğu gibi, idrarın da
doğru etiketlenmesi zorunludur.
Cihazların barkodları görmesi ÖNEMLİDİR
Aksi taktirde,
1-Barkod
etiketi sökülmek –tekrar yapıştırmak
2-Yeniden
barkod üretmek
3-Cihaza manuel
giriş yapılmasına
4-Geç sonuç çıkmasına neden olur.
TAŞIMA
EKİPMANI ve TAŞIMA
Tam kan
örnekleri maksimum 1 saat ve oda sıcaklığında (15-22 °C) dik ve ağzı kapalı
olarak, çalkalanmadan taşınmalı
Rutin
koagulasyon testlerinin 4 saat hemen taşınamıyorsa, plazma
ayrılıp dondurularak taşınmalıdır.
TIBBİ LABORATUVARLARDA SANTRİFÜJ KULLANIMI
Santrifüjler analitik amaçla geliştirilmiş
aygıtlardır ve santrifügasyon temel olarak bir ayırma yöntemidir.
Santrifügasyon yani Santrifüj Etme, Santrifüje
Koyma, Santrifüj İşlemi, Santrifüjleme, ‘‘Centrifugation’’ temel olarak bir ayırma yöntemidir.
Dönme hareketinden elde edilen merkezkaç kuvveti
kullanılarak örnek içindeki parçacıklar şekil, büyüklük ve yoğunluklarına göre
ayrılır
Santrifüje bağlı Preanalitik hata nedenleri
A-Santrifügasyon
Öncesi Örnek Bekletme Süresi
Plazma elde etmek için EDTA’lı, heparinli,
florürlüya dasitratlı örnekler bekletilmeden santrifüjlenebilir.
Serum elde etmek için tüpün türü ve üreticinin
önerdiği süre dikkate alınarak
1-Oda
sıcaklığında pıhtılaşma tamamlanıncaya kadar bekletilmelidir.
Üretici
tarafından bildirilen bir süre yoksa
2-Santrifügasyon öncesi en az 30 dk. Bekletilmelidir.
Not:
Bekletme süresi 1 saati aşmamalıdır.
Aksi halde
Gecikmiş pıhtı oluşumu serum/plazma içinde artık
pıhtının kalmasına neden olur ve önemli preanalitik hata kaynaklarındandır.
Örnek
içindeki artık pıhtı kalıntıları analizörlerin prob ve tubinglerinde tıkanmaya
ve ölçüm sırasında girişimlere neden olabilmektedir,
örneğin troponin I/Tölçümlerinde yanlış pozitif sonuçlara neden
olabileceği bildirilmiştir
B-Santrifügasyon Öncesi tüplerin
bekletilme biçimi
Tüpler
1- santrifüj öncesi dik
konumda bekletilmelidir
2- santrifüje dik
yerleştirilmelidir.
C-Tüpe uygun Santrifügasyon Süresi
Doğru Santrifüj Süresi ve RCF Değerinin Seçilmelidir
Farklı tüp üreticileri ya da uluslararası kuruluşlarca önerilen
santrifügasyon süreleri
D-Santrifüj İçi Sıcaklık
Gün içinde santrifüj içi sıcaklığın 50 °C düzeylerine
ulaşabildiği bildirilmektedir.
Bu nedenle sıcaklık kontrollü santrifüjlerin kullanılması
önerilmektedir.
Özellikle ısıya duyarlı ACTH, amonyak, cAMP gibi parametlerin
ölçümü için sıcaklık kontrollü santrifüjlerin kullanılması önemlidir.
Spesifik bir analitik için spesifik bir sıcaklık belirtilmediği sürece
santrifüj sıcaklığı için 20-22 °C’lik ayar önerilmektedir.
SANTRİFÜGASYON SONRASI DİKKAT EDİLMESİ
GEREKENLER
Günümüzde kullanılan jel ayraçlı tüpler serum/plazmanın hücrelerle
ilişkisini keser.
CLSI santrifügasyondan
sonra oda sıcaklığındaki serum/plazma örneklerinin 8 sa. içinde
çalışılmasını önermektedir.
Eğer ölçüm 48 saat içinde gerçekleştirilecekse örnekler
buzdolabında (2-8 Cº) saklanabilir.
48 saatten uzun bir süre sonra çalışılacak örneklerin(serum/plazma)
-20ºC’de dondurularak saklanması önerilmektedir.
Alınan örnek 1500 x g’de 15 dk oda ısısında santrifüj edilerek
trombositten fakir plazma elde edilmelidir. Santrifügasyon sonrası plazma hemen
ayrılarak plastik tüplere aktarılmalıdır. Hemolizli örnek kesinlikle kabul
edilmez.
§
Koagülasyon testleri için alınan sitratlı
plazma örneği en geç 3 saat içerisinde test edilmelidir.
§ KOAGÜLASYON TESTLERİNDE
SANTRİFÜJLEME
§
İdeal uygulama 1500 g’de en az 10–15 dakika, oda sıcaklığında (15-22°C) sabit başlıklı
santrifüj ile bir kere = trombosit < 10.000/µL
§
>1500 g önerilmez, trombosit
aktivasyonunu ve hemoliz riski
§
Plazma dondurulmayacak veya 1 saat
içinde analiz edilecek ise süre daha kısa olabilir
§
Soğutmalı santrifüjde sıcaklık 15-22°C
olmalı, trombosit aktivasyonu
§
LA çalışılacak veya plazma donduracak
ise çift santrifüjleme öneriliyor.
Koagülasyon testlerinde
Alınan örnek 1500 x g’de 15 dk oda ısısında
santrifüjleme ile trombositten fakir plazma elde edilir.
Santrifügasyon sonrası plazma hemen ayrılarak
plastik tüplere aktarılmalıdır. Hemolizli örnek kesinlikle kabul edilmez.
Sitratlı plazma örneği en geç 3 saat içerisinde
test edilmelidir.
Örneğin taşınması için 3 kural
Zaman,Sıcaklık,Sarsıntı
PREANALİTİK EVRE KONTROLÜNÜ SINIRLANDIRAN
FİZİKSELKOŞULLAR
KİMYASALKOŞULLAR
BİYOLOJİK KOŞULLAR
v CİNSİYET
v BESLENME
v KADINDA MENSTRUAL DÖNEM
v sirkadiyen
KONTROLÜ SINIRLANDIRMA; Pekçok faktör laboratuvar
sonuçlarının kontrolünü sınırlandıran faktörlerdendir.
Biyolojik ritm, Beslenme alışkanlıkları, Hasta
postürü,Turnike kullanımı,
Hemoliz’e kadar .
PREANALİTİK EVRE KONTROLÜNÜ SINIRLANDIRAN
FİZİKSELKOŞULLAR
·
İKLİM
Işınlar
Isı değişiklikleri
·
YÜKSEKLİK
PREANALİTİK EVRE KONTROLÜNÜ SINIRLANDIRAN KİMYASAL
KOŞULLAR
1- Vücudun
kendisinden kaynaklanan interferentler
v Bilirübinli serum
v Lipemik serum
2- Vücut dışından kaynaklanan interferans
faktörleri
v Hemolizli serum
v İlaçlar
v Mikroorganizmalarla
kontaminasyon
v Antikoagulanlar
3-İn vitro
metabolizasyon aktive göstermeyen metabolizasyon
§ Hatalı
kimlik bilgileri
§ Tetkike
uygun olmayan tüp seçimi
§ Yaş,
cinsiyet, ağırlık- boy, kas dokusu kütlesi
§ Irk ve
kalıtımsal özellikler
§ Açlık, tokluk,
diyet, oruç gibi beslenme durumu
§ Stress,
fiziksel aktivite, alkol ve sigara kullanımı
§ Gebelik,
laktasyon, menopoz
Biyolojik
ritimler
♠
Tekrarlayıcı karakterdeki periyodik
değişiklileri biyolojik ritimleri oluşturur.
♠
Çeşitli analitler birkaç saat ile ay
arasında değişen farklı ritimlere
(sirkadiyen, ultradiyen ve infradiyen) sahiptir.
♠ Farklı vardiyalarla çalışmada olduğu
gibi uyku/uyanıklık döngüsünde yaratılan suni değişiklikler, doğal sirkadiyen
ritimlerdir.
♠
24 saatten daha kısa döngülerle
oluşan biyolojik değişim kalıpları ultradiyen ritimler olarak
bilinir. Gün boyunca pulsatil şekilde salgılanan analitler bu modeli gösterir.
Genellikle sabah 10.00 ile akşamüzeri 5.00 arasında zirve noktasına ulaşan
testosteron, bu kalıba uyan bir analit örneğidir.
♠
İnfradiyen ritimler
de ise 24 saatten daha uzun süren döngüleri kapsar. En sık verilen
örnek, tamamlanması yaklaşık 28-32 gün alan aylık menstural döngüdür. Bu
döngünün üyelerinden bazıları olan hipofizer gonadotropinler, over hormonları
ve prostaglandinler döngü sırasından önemli ölçüde değişir.
Biyolojik koşullardan etkilenen
Fizyolojik faktörler ve Etkilenen Test sonuçları
•
I.Diurnal varyasyon (günlük sıcaklık)
v Bazı hormonlar diurnal değişim gösterirler
v Kortizol,
v adrenokortikotropik hormon
(ACTH),
v Plazma renin aktivitesi,
v İnsülin,
v Büyüme hormonu(GH)
Demir’de diurnal değişkenliği nedeniyle kan sabah
saatlerinde alınmalıdır.
• II.Egzersiz:
v Fiziksel aktivitenin laboratuvar
testleri üzerine geçici veya uzun süreli etkileri vardır.
v Egzersizle laktat, kreatinin
kinaz (CK), AST, LDH düzeyleri artar,
v Koagülasyon, fibrinoliz aktive
olur.
v Egzersizin uzun süreli etkileri
ise, uzun mesafe atletlerde görülen
serum gonadotropin’leri ve seks steroidlerinde azalma ve prolaktin’de artıştır.
III.Diyet
v Glukoz ve trigliserit düzeyleri
öğünü takiben yükselir.
v Bu nedenle serum glukoz, insülin,
trigliserit, kolesterol bazal koşullarda
açlıkta alınması önerilen testlerdir.
v 48 saatlik açlığı takiben serum
bilirubin düzeyleri yükselmeye başlar.
v Vejeteryan beslenme LDL
–kolesterol, total kolesterol, trigliserid düzeylerini azalır, yüksek proteinli
diyet ile BUN, NH3, ürik asit konsantrasyonu artar.
IV.Stres
v Stress; ACTH, kortizol ve katekolamin düzeylerini
arttırır.
v Orta dereceli stres’le total kolesterolün
arttığı, HDL kolesterolün azaldığı (% 15) bilinmektedir.
v Hiperventilasyon asit-baz
dengesini etkiler lökosit, laktat, serbest yağ asitleri (FFA) artar.
v
Pozisyon
v Kan alımı esnasında hastanın
bulunduğu pozisyonun çeşitli laboratuvar testleri üzerine etkisi vardır.
v Dik durumda hidrostatik basınç
artar, plazma volümü artarak protein
konsantrasyonun artmasına sebep olur.
v Albumin ve kalsiyum düzeyleri
yatar halden ayakta hale geçerken artış gösterir.
v Albumin ve kalsiyum dışında, total protein, enzimler, bilirubin,
kolesterol, trigliserit ve proteine bağlanarak taşınan ilaç düzeyleri posturden etkilenen diğer analitlerdir.
v Hastanede yatak istirahati ile Hb
düzeyinde yatış değerine göre düşüş görülebilir ve intra venöz sıvı verilmesi
bu azalmayı belirginleştirir.
v
Turnike kullanımı
v Uzun süreli turnike kullanımı
laktat, protein, kalsiyum, ve enzimlerin konsantrasyonlarını arttırabilir.
v Kan alınmadan; 24 saat önce kişilerin aşırı
egzersiz, alkol kullanımından ve diyet değişikliğinden kaçınmaları tavsiye edilir. İdeal olan 12
saatlik açlığı takiben kan alımıdır.
v
Yaş
v Yaş grupları; yeni doğan, çocukluk - puberte,
erişkin ve yaşlı erişkin olarak gruplanır.
v Yeni doğan döneminde Hb ,Htc
değerleri yüksek ve HbF’ düzeyi yüksektir.
v Doğumu takiben indirekt bilirubin
yükselir ve 5. günde pik yapar (yeni doğan sarılığı).
v İskelet gelişimi ile alkalen
fosfataz (kemik) ve kreatinin düzeyleri artış gösterir. Gelişme çağındaki
çocuklarda alkalen fosfataz değerleri yüksektir.
v Erişkin dönemde serum
parametreleri oldukça stabildir.
v Kolesterol düzeyleri yaşla artış
gösterir, 70 yaşından sonra hafif azalır.
v Böbrek fonksiyonları yaşla
azalır. Kreatinin klirens azalır, kreatinin düzeyleri artar.
v Kadında östrojen, erkekte testosteron düzeyleri ilerleyen yaşla azalır,
serum gonadotropinler ise özellikle folikül stimülan hormon (FSH) artar.
v Yaşla birlikte T3, PTH,
aldosteron ve kortizol düzeylerinde azalma görülür.
v
Cinsiyet
v Cinse özgü spesifik hormon
düzeylerindeki değişikliğin yanısıra albumin, Ca, Mg ve hemoglobin düzeyleri
kadınlarda daha düşüktür.
v Demir konsantrasyonu üreme
çağındaki kadında düşüktür. Buna karşılık üre, ürik asit amino asit, kreatinin
düzeyleri erkeklerde daha yüksektir.
v Kolesterol düzeyleri erkekte
menopoza kadar kadınlardan daha yüksek olma eğilimi gösterir
v Menopozu takiben kadınlarda
östrojen düzeyindeki azalmaya bağlı kolesterol düzeyleri artar.
v
Obezite
v Obez kişilerin trigliserit ve
insülin düzeyleri daha yüksektir.
v Obezite, tip 2 diabet ve
kalp-damar hastalıklarının gelişimi
açısından önemli bir risk faktörüdür.
III.PREANALİTİK UYGULAMALAR
• KAN
• TAM KAN ALMA(VENÖZ KAN ALMA)
PREANALİTİK EVRE
Birbirinden farklı fizyolojik ve patofizyolojik süreçlerle
ilişkili olarak biyobelirteçlerin ölçümü kanı, ideal örnek haline
getirmektedir.
Tam kan, plazma ve
serum kandan türetilen klinik laboratuvar örnekleridir.
En kolay elde
edilebilen örnek tipleri kan, idrar ve oral sıvılardır.
Kan;
hücreler için gerekli
maddeleri dokulara taşıyan, metabolizma ürünlerini dokulardan uzaklaştıran, hücreler
ve sıvı fazdan oluşan özelleşmiş bir
vücut sıvısıdır.
Vücut içinde sıvı halde
bulunan kan, vücut dışına çıkınca 5-8 dk pıhtılaşır, bu süre içindeki kana tam
kan (serum veya plazması ayrılmamış kan) denir.
Kanın sıvı fazı olarak
adlandırılan Plazmada eritrosit, lökosit ve trombositler süspansiyon halinde, organik-anorganik
bileşikler ve pıhtılaşma faktörleri çözünmüş halde bulunur.
Serum;
organizma için gerekli yapı taşlarını, makromolekülleri,
vitamin ve hormonları, metabolizma son ürünlerini, doku enzimlerini ve anorganik
maddeleri homojen olarak bulunduran, hücrelerden ve
pıhtılaşma faktörlerinden arındırılmış kan sıvısıdır.
Plazma Sürekli
hareket halinde bulunan kanda, fibrinolitik mekanizmalar sayesinde pıhtılaşma
önlenmekte ve hücreler plazma içinde dağılmış haldedir yer almaktadır.
Plazma elde ederken
kan alınacak tüpe önceden antikoagülan konulur (1-2 mg/mL kan) ve üzerine kan
alınır.
Kan alma işlemi
tamamlandıktan sonra tüp birkaç kez yavaşça baş aşağı edilerek antikoagülanın
iyice karışması sağlanır, daha sonra santrifüj edilerek şekilli elemanların
çöktürülür.
Üstte kalan berrak
sarımtırak sıvı plazmadır.
Plazma
serumdan farklı olarak fibrinojen ve pıhtılaşma faktörleri de içerir.
Kan
hacminin korunması ve işlemin minimal invaziflikte gerçekleştirilmesi gereken Pediyatrik
popülasyonda kan cilt ponksiyonu ile (kapiller) alınabilir.
Kan
alma bölgesinin fiziksel durumu ve hasta güvenliği dikkate alındığında, diğer
kan alma yöntemleri venöz ve arteriyel ponksiyondur.
Kan
kateter ve diğer intravasküler setlerden de alınabilir ancak, bu durumda
heparin ve diğer ilaçlara ilişkin seyreltme etkisi ve kontaminasyondan
kaçınmaya dikkat edilmelidir.
•
Laboratuvar analiz için en uygun örnek
tipini belirlerken, bu örnek tipleri arasında kayda değer farklar olduğunun
dikkate alınması gerekir.
•
Bu önemli farklar,
plazma
ve tam kanda antikoagülanların varlığı,
hematokrit
değişkenlikleri ve serum karakteristiklerinde kanın pıhtılaşmasına ilişkin
değişikliklerdir.
•
Plazma ve/veya tam kan eldesine
kullanılan antikoagülanlar;
1-EDTA
(katı veya sıvı formdaki etilendiamintetraasitik asit)
2-Heparin,
3-Hirudin,
4-Oksalat
5-Sitrattır.
•
Analit ölçümünde pıhtı oluşumunu
engellemek için optimal antikoagülan-kan oranları kritik öneme sahiptir.
•
Analit ölçümünü etkileleyen diğer
faktörler;
•
1-kan alma tüplerinin plastik ve cam yüzey
olması,
•
2-sürfaktanlar,
•
3-tüp kapağı kayganlaştırıcılar
•
4-jel separatörlerdir.
KAN
ALMA İŞLEMİNDEN ÖNCE DİKKAT EDİLMESİ GEREKENLER !!
•
Kan vermeye gelmeden önceki gece saat
21:00’den sonra
sigara, alkol, çay ve kahveden sakınılması
SU HARİÇ HİÇBİR ŞEY YEMEMESİ ve İÇMEMESİ
önerilir.
•
günlük biyolojik değişkenlikler
nedeniyle, tetkikler için SABAH
kan verilmesi uygundur.
•
Rutin ilaçlar aksi söylenmedikçe
alınmalı,
•
Kan verme işleminden önce ağır ve
zorlayıcı egzersizden kaçınmalı,
•
Kan vermeden hemen önce yarım saat kadar
dinlenmiş olmalıdır.
•
Hasta ile uygun iletişim şekli
•
Başarılı bir hasta diyaloğunda iletişimi kilit
noktadır.
•
Kan alma esnasında hasta ile empati kurmak ve
güvenli iletişim önemlidir.
•
1. Hastaya yapacağınız işlemi,
nedenini ve onun nasıl davranması gerektiğini açıklayın. Güvenli ve sakin
davranın. Böylece hasta profesyonel ve yetkin biri olduğunuzu bilerek kendini
daha rahat hisseder.
•
3. Eğer hasta sorarsa, venöz kan
alma prosedür süresi ve laboratuvar sonuç verme süresi hakkında bilgi verin.
Açıklamalarınızda net olun, elektronik üretilen barkodlar istemi yapılmış olan
testler flebotomistler tarafından görülemediği için hastalara genel sonuç
süresi açıklanır.
KAN ALMA
Kimlik-Örnek
doğrulama:
Hatalı tanı ve tedavi potansiyeli nedeni ile en kötü klinik sonuç ile
ilişkili
ABD'de yılda 160 bin istenmeyen
tıbbi olayın nedeni
Hastanın sürece aktif olarak katılımı ile isim, doğum
tarihi, kimlik numarası gibi en az iki farklı tanımlayıcı kullanılarak
yapılmalı.
Postur:
Kan alma sırasındaki postur
değişiklikleri önemli bir sapma nedeni,
•
CLSI, hasta oturur veya sırtüstü yatar, WHO ise
oturur pozisyonda kan alınmasını öneriyor. DİKKAT !!!
•
Kan örneği alınırken hasta daima uniform referans pozisyonda en az 15-20
dk dinlenmiş olmalıdır. Plazma hacminde %5-15 değişim
Yatar pozisyondan oturur pozisyonuna geçiş
PT'de anlamlı azalma, fibrinojende artış
Yatar pozisyondan oturur
pozisyonuna geçiş,
•
Hb, Hct
ve eritrosit sayısı ile,
•
Lökosit, nötrofil, lenfosit, eozinofil, bazofil
ve trombosit sayısında klinik olarak
anlamlı artış,
•
MPV’de
ise azalmaya neden olur.
KAN ALMA BÖLGESİNİN
SEÇİMİ
Öncelik; Cilt yüzeyine yakın ve geniş venlerin bulunduğu (antekübital fossa).
Bu
bölgedeki venlerin uygun değilse el üstü venleri için tercih edilebilir.
Kan
alma bölgesinin seçimi
Venöz
örneğin minimum riskle alınabilmesi için en uygun bölge kutanöz venlerin ve
sinirlerin anatomik dağılımı, ven çapı ve basıncı nedeni ile antecubital
fossa.
Ven,
iğne lümeni ve vakumlu tüp arasındaki basınç farklarına bağlı hemoliz
nedeniyle metakarpal venler gibi küçük çaplı damarlardan kan
alınması önerilmez.
YEŞİLLER KAN ALMAK İÇİN
KULLANILIR.
•
Kan örneğinin iğne
ile direkt alımı yerine, iv. kateterden
alınması in vitro hemoliz riskini belirgin olarak arttırır.
•
Santral venöz
setler ve i.v setler kısmen pıhtılaşmış veya aktive olmuş, hemozli, hava
nedenli eksik dolmuş, i.v sıvı ile seyrelmiş veya heparin ile kontamine olmuş
numunelere yol açar.
Heparin ile kontaminasyon
ihtimali (+) set kateter ve uzatma
5 mL salinle yıkanır ve ilk 5 mL kan veya setten 6 ölü hacim kan atılmalıdır.
Heparin ile kontaminasyon
ihtimali (‒) set setten 2 ölü hacim kan atılmalıdır.
Turnike uygulaması:
Damar içindeki basıncı artırmak
için venöz girişim öncesi turnike uygulanmalıdır.
Damar içindeki basıncın artması
venin palpe edilmesini (elle hissedilmesini) kolaylaştırır.
Turnike, damara girilecek olan
yerden 7.5-10.0 cm. (3-4 parmak) yukarıdan uygulanmalıdır.
Dikkat: Hemokonsantrasyon ve kanın dokuya
infiltrasyonu ile birlikte dolaşım sistemini lokalize olarak durdurabileceği
için (staz), turnike uygulaması bir dakikayı aşmamalıdır. (tüm protein bazlı
analit, kan hücreleri hacmi ve diğer hücresel element düzeyleri yüksek
çıkmaktadır.)
1 dakikanın altında olmalı
>1 dk uygulama hatalı ölçüm ve
klinik kararlara neden olur.
Hemokonsantrasyona bağlı
fibrinojen, faktör VII, VIII, XII artışı, endotel hücre aktivasyonuna bağlı
fibrinoliz uyarımı
***Trombin-antitrombin kompleksi, fragman 1 + 2
gibi trombin oluşumu ile ilgili bazı özel testlerde yalancı yüksek
sonuçlara neden olduğu için turnike hiç kullanılmamalıdır.
>1 uzun turnike uygulaması kan sayımı parametrelerinin birçoğunda
anlamlı artışa neden olur.
KAN AKIŞININ GÖRÜLMESİ,
TURNİKENİN ÇÖZÜLMESİ
HASTANIN YUMRUĞUNU AÇMASI
Turnike, venöz kan alımında
venlerin belirginleştirilmesinde son derece önemlidir.
İlk numune tüpüne kan akışı
başlar başlamaz turnike hemen çözülmeli ve hasta yumruğunu açmalıdır.
YUMRUK SIKMA:
CLSI, yapılmaması için sadece uyarıyor.
WHO, damarları kolay bulmak için yapılmasını öneriyor.
Kas kasılması ve venöz staz
etkisi ile hemoliz ve bazı analitlerin
(potasyum!!) düzeyinde anlamlı değişikliğe neden olur.
Yumruk yapılması ve
sürdürülmesinin hemoliz indeksinde %28 artışa neden olduğu gösterilmiş.
Kan alma gereçlerinin
seçimi:
Vakumlu sistemler ve
19-22 G iğne kullanılarak, kan direkt primer tüpe alınmalı, tüpten tüpe aktarım
yapılmamalı
•
Setli kelebek
iğne, i.v kateter ve enjektör kullanımından kaçınılmalı,
•
Enjektör, tüp
yüzeyi ile temas hızı, tüpe aktarım yöntemi, antikoagulan eklenme süresine
bağlı olarak hemoliz, FXII aktivasyonu,
pıhtı oluşumu ve antikoagulan
kontaminasyonuna neden olabilir.
•
Pediatri, Onkoloji, Geriatri grubu??
•
!!! Akım
hızı kontrolü ile daha düşük shear stres sağlama imkanı sağladığından platelet
fonksiyon testleri için enjektör kullanılması önerilir.
•
Büyük hacimli
enjektörler (10-20 mL) kan hücrelerine zarar verebilecek aşırı negatif basınç
ürettiğinden, küçük hacimli (3-5 mL) polipropilen enjektörler kullanılması
önerilir.
•
Alınan kan 1 dk içinde, yavaş bir hızla
uygun tüpe aktarılmalıdır.
•
KAN ALMA TÜP SIRALANMASI
•
Bu sıralamanın
amacı katkı maddesi içeren tüpler arasında bulaş olasılığını önlemektir.
•
İstemi yapılan
testlerin özelliklerine göre alınacak numune tüpleri için uyulması gereken kan
alma sırası ve altüst çevirme yapılır.
•
EDTA, Li-heparin, trombin gibi antikoagulanların kontaminasyonu pıhtı
oluşumunda yavaşlama ve analitik interferansa neden olduğundan kan alma sırası
önemlidir.
•
•
o
TAM KAN ALMA (VENÖZ KAN) PREANALİTİK EVRE
o
Venöz Kan Eldesi: Flebotomi
{ Venöz
kan, analiz için fazla miktarda kan gereken durumlarda tercih edilir.
{ Birçok
analiz için kanın kaynağı önemli olmadığından genellikle elde edilme kolaylığı
nedeniyle, venöz kan tercih edilir
{ Venöz
kan almak için birçok yer kullanılabilir ancak, seçilen yer genellikle yaşa ve
bireyin durumuna, ihtiyaç duyulan kan miktarına ve yapılacak analizlere
bağlıdır.
{ Numara
çap , normal erişkin için genellikle No:20 iğne uygun.
DİKKAT!
•
Büyük yaralı veya hematomlu koldan,
mastektomili hastada memenin alındığı taraftaki koldan kan alınmamalıdır.
•
Turnike en fazla 60 mmHg’lık
basınç uygularak sıkılmalı ve 30 sn’den uzun
tutulmamalı.
•
Turnike damara girildikten hemen sonra
çözülmeli.
•
Kanın
tüpe kuvvetli aspirasyonundan kaçınılmalı.
•
Antikoagülan içeren tüplere kan alırken kanın
işaretli çizgiye kadar doldurulmasına dikkat edilmeli ve tüp yavaşça alt üst
edilerek özenle karıştırılmalıdır.
1. KAN ALMA İŞLEMİ
2.
Hasta oturtulur, kolunu omuzdan bileğe kadar düz olacak şekilde uzatması
sağlanır.
3.
Kan alınacak bölgenin çevresi, %70’lik etanol
gazlı bez veya pamuk kullanılarak dairesel hareketlerle kan alma bölgesinden
dışa doğru temizlenir. ELDİVEN !!!!!
4.
Derinin kendi kendine kuruması beklenir.
5.
Kan alma bölgesinin 10-15 cm üzerinden turnike bağlanır.
6.
Vene girmek için iğne kan alınacak venle hizalanır = deriye ~150 açı yapacak şekilde
tutulur ve venin içine yavaşca itilir.
a.
Damara
girildikten sonra tüp, tıpayı delmek ve vakumu
boşaltmak için ileri (adaptöre doğru) bastırılır.
Kan tüpün içine akmaya başladığında iğne hareket ettirilmeden turnike
gevşetilir.
7.
Vakum bitinceye kadar tüp doldurulur, sonra tüp adaptörden çekilir ve
yerine başka tüp yerleştirilir.
8.
Kan alma işlemi tamamlandığında, iğne damardan çıkarılır ve sızıntı
olmaması için hastaya kuru gazlı bez veya pamuk verilerek kan alınan bölgeye
bastırması ve kolunu yukarıya doğru tutması söylenir.
Yorumlar
Yorum Gönder